| http://www.alemegel.net |
|
| KaRı$ıK | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:13 | |
| Ölümsüz Aşk İçin
Aşk, karşılığı olduğu zaman daha bir anlam kazanıyor. Taraflar birbirlerinin gözünde yüceliyor. Aslında aşık olduğunuz kişi de bizi yansıtan bir ayna gibi. İki insanın birbirine duyduğu aşk karşı karşıya duran iki aynadan farksız. Yanlış veya acımasız gibi gelse de, aşk acıdan, üzüntüden besleniyor. Sevdiğiniz kişiye kavuşunca ise, yavaş yavaş etkisini kaybetmeye başlıyor. Aşk, imkansızlıklarla beslenir Bazı insanlar sahip olamadıkları, sevgisinden emin olamadıkları, hatta onları hor gören ve duygusal açıdan eziyet eden kişilerin peşinden koşarak aşkı bulmaya çalışıyor. Nedense bu insanlar sevgisini açıkça belli eden ve ilişkinin getirdiği sorumlulukları taşıyabilen partnerlerden zaman içinde sıkılıyorlar. Bu durumda da ilişki heyecanını, çekiciliğini yitiriyor ve kaçınılmaz sona yani monotonluğa ve bitişe doğru yol almaya başlıyor. Çünkü kişi birlikte olduğu insanda kendisini görmeye başlıyor. Hiç kimse birkaç ufak tefek farklılık dışında kendisine tıpatıp benzeyen birisiyle birlikte olmak istemez. Sürekli eleştiri arayı soğutuyor Bu ruh haline sahip bir insan, partnerini sürekli eleştirmek, onu haksız yere suçlamak ve hatta aldatmak yolunu seçebilir. Karşı taraf bu duruma tepki verdiğinde kişinin ihtiyaç duyduğu onaylanmama duygusunu ona yaşatmış olur. Eğer partner bu yüzden onu terk ederse, onun için partnerini yeniden elde etmek yepyeni bir tatmin nedeni halini alır. Bu davranışlar uzayıp gider. Aşık olmak tesadüf değil Uzmanlar bir insandan etkilenmenin veya aşık olmanın belirli nedenlere bağlı olduğunu söylüyor. Yani aşkı yaratan romantizm imgesinin kaynağı çocukluğumuzda en yakınımızdakilerle kurduğumuz ilişkilerimizdir. Bu bahsedilen en yakınlarımız da genellikle ki bu çoğu zaman anne ve babamız oluyor. Bizi yetiştirenler ya da çocukluğumuz boyunca yanımızda bulunan kişilerin olumsuz özellikleri, romantik imgelerimizi, olumlu özelliklerine kıyasla daha çok etkiliyor. Bunu basit örneklerle açıklamak gerekirse; otoriter ve sevgisini çocuğuna yeterince veremeyen bir annenin çocuğunun, büyüdüğünde sevgisini dengeli bir biçimde sunabilen birisine aşık olma ihtimali sanılanın tersine çok zayıf. Aynı şekilde alkol problemi yaşayan bir babanın kız çocuğunun, büyüdüğünde de benzer özelliklere sahip birisiyle ilişki yaşama ihtimali göz ardı edilemeyecek kadar kuvvetli. Uzmanlar bunun nedenini, insanların en çok sevdiği ya da aşık olduğu kişilerde kendi ailesinin özelliklerini aramaları ve ilişkilerinde çocukluklarına dair tanıdık duygular bulmaları olarak açıklıyor. İnsanların çocukken aileleriyle ilgili yaşadıkları olumsuzluklar sebebiyle, aynı tatsız olayları onlara yeniden yaşatabilecek birilerine bağlanmalarının üzerinde durulması gereken nedenlerinden biri de, kişilerin o olayları yeniden canlandırarak çözümlemeye çalışmak istemeleri. Ancak bu genellikle geri teper ve bastırılan duygular birden bire ortaya çıkarak, kişinin benliğinde onarılması çok zor, hatta imkansız delikler açar. Bu yüzden kişi ona zarar veren bir birliktelik yaşıyor dahi olsa partnerini bu delikleri kapatacak bir nevi 'yama' olarak görmeye başlar. Dengeli bir sevgiyi mahvetmeyin Bu ruh haline sahip kişilerde, dengeli bir sevgi karşısında acımasız ve vurdumduymaz tavırlar, eksik sevgi karşısında ise, hor görülmekten yakınan tavırlar sergiler. Kendisine zarar verdiğini bildiği bir ilişki için gözyaşı döken bu kişiler, geçmişte onu kusursuz şekilde seven bir başka kişiye karşı nasıl acımasız olduğunu hatırlamaz bile. Arkadaşlarına yaşadığı haksızlıklardan bahsederken, benzeri haksızlıkları bir başka insana kendisinin de yapmış olduğunu unutur. Onu eleştiren arkadaşlarına da önceki ilişkisinde sergilediği ters davranışlar için bahaneler ve geçerli nedenler uydurma yolunu seçer. Aşk her zaman vardır Zamanımızda bu kadar zor bulunan aşkı buludğunuzda çok kolay harcamayın. Bencilce davranışlarınızda, düşüncelerinizde kendinizi karşınızdakinin gözüyle görmeye çalışın ve empati yapın. Haksız yere yargılamayın.Birlikte olmadan önce sürekli onu düşünmeniz, sonrasında hep birlikte olmanız, birbirinize yoğun olarak sevgi dolu sözcükler gönderdiğiniz günlerin geride kalmamsı için, karşılıklı olarak birbirinize zaman ayırın. Aşk insanın ayaklarını yerden keser, ancak yere indiğinizde hayata karşı mücadele edebilmek için birbirinize tutunmanız gerekir. Çevresel, maddi ve manevi sorunları anında konuşarak ( çözmek adına tartımak anlamında değil) çözün. Aşkınızın bitmemesi için en önemlisi, evden çıkarken ya da otururken bir öpücüğü esirgemeyin. Yaşamınızda aşkınız dahil her anınızı bir daha yaşayamayacak gibi yaşayın. Kimbilir o anda tüm güzelliklerin elinizin altından uçup gitmeyeceğini... |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:13 | |
| Sen Benim Gizli Öznemsin
Sen Benim Gizli Öznemsin
-------------------------------------------------------------------------------- Hiçbir cümle senle başlamamıştı! / Oysa yükleminde de sen vardın; / Zamirler seni taklit etse de..
--------------------------------------------------------------------------------
-I-
Senle başlayan cümlelerin kurduğu bir uygarlığın çöküşüydü aslında bu aşk hikayesi. Kelimeleri sana iliştirince, adına aşk diyorduk. Sonbaharda dökülen kelimelerden şiir yaptık biz; Okunası belki……. Yaşanmamış mevsimler yan yana gelince cümle diyorduk. Ve cümle alem biliyordu aslında, Koskoca bir hayatı sonbaharda idam ettiğimizi… Ve ben, sensiz cümlelerin lirik sokağında vurmuştum kendimi; Mevsimlerden sonbahara beş kala……………
-II-
Cümle…. İçinde bir şeyler gizli. Arasam bulamam –ki az gizlemiştim; Uğraşırsan göresin diye, Açık seçik gizli….
Cümle…. Yüklemi bile vardı aslında, Ve yüklemiştim seni tüm yüklemlerime. Belki sevgi yükü ağır gelmişti…. Hangi kelime bu yükü kaldıracak kadar sağlamdı ki? Dolaylı anlatımlar vardı içinde- Ki hiçbir tümleç dolaysız olmazdı. Öznel bir anlatımı vardı belki, ‘Tanıştığımıza memnun oldum’ cümlesinin. Oysa belirtisiz sıfatı oynarken ben bu kurulası cümlelerde; Hangi küskün zamirle açıklayabilirdim ki seni?
Hiçbir cümle senle başlamamıştı! Oysa yükleminde de sen vardın; Zamirler seni taklit etse de.. Görünmeyen bir öznesi vardı tüm cümlelerin, Ve benim di(n) : Sen benim gizli öznemdin…. Hiçbir belirtisiz sıfat cümle kurmaya cüret edemese de! .....
-III-
- Merhaba! ... - ……….! - Şey! ... Gözlerin, ellerin…… - ……….!
- Susuyorsun! Neden? Konuşsana! .......
Oda boş! Ve şizofren cümlelerin beyne tecavüzünün bilmem kaçıncı sahnesi…. Sanırım biz geçen sonbahar ayrılmıştık Yok yok! Belki beş sonbahar önceydi; sonbahara beş kala….
Siren sesleri, Ve bir gömlek kolları arkadan bağlanan…….
Ve tamamlanmamış bir cümle! Öznesi bende gizli………….. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:13 | |
| Cevabı Yok
-------------------------------------------------------------------------------- “Adınız girmişti hayatıma kendinizden önce…”
--------------------------------------------------------------------------------
Lodos gün boyunca saçlarımla dalga geçip uyuyan sinüzitimin kuyruğuna basmıştı ama elektrik tellerine de kast edebileceğine pek ihtimal vermemiştim açıkçası. Mum ışığında yazıyorum size bu satırları Sinyor Federico; isminize kafiye, cappucino içiyorum ve sobanın ilkel tınısıyla, titrek, dans ediyor kalemimin uzun bacaklı gölgesi… Jacques Brel dinliyor olacaktım lodosun bu tatsız şakası olmasa. Şimdi rüzgârın tokatladığı ağaçların sözsüz isyanı uğulduyor kulaklarımda.
Adınız girmişti hayatıma kendinizden önce. Belleğimde bir hayli fluydunuz anlayacağınız. Ne zamanki isminizle siz beraberdiniz Café Classic’e tesadüf eden karşılaşmamızda.. netleşiverdi resminiz. Yaza ve kendimi yine yollara vurmama az vardı. Geceydi ama biz kararmamıştık daha. ‘Beyefendi’ kostümü yakışmıştı çapkınlığınıza ve ‘can’ ithafı önisminizin sonuna… Gözleriniz muzip bir hüzün bakıyordu; gülüşünüz çocuksu biraz, en çok derin. Sanki gizleniyordu bir yanınız… Konuşacak fazla bir şeyimiz yoktu, zamanımız da, ama ikimiz de bakmayı biliyorduk sanırım. Anlaştık. Maskesizdik. Vedalaştık… Şimdi adınız ya da varlığınız ne şekilde belirirse yaşantımın ufkunda, o sahne, kısa metraj, canlanıyor göz kapaklarımın ardında. Ceres’e benzetmiştiniz beni, Roma’nın Demeter’i… Antik bir yanım olduğunu nasıl (da) anlamıştınız… Kaç yılı ıskaladık bilmiyorum; sesiniz, kelimeleriniz, haberiniz hep geldi bana ama biz sizinle bir daha hiç karşılaşmadık. Şimdi bir buluşma gibi (mi) yazılarımız…
Hakkınızda ne az şey biliyorum Fernandes ama ne çok şey hissediyorum… Hüznünüzün iyotlu kokusuna yabancı değil sezilerim, ellerinizin mavisine ve karabasanlarca heba olan gecelerinize… Aysız gecelerde pusuya düşürür pişmanlıklar ve umutlar hep yalnız ve apansız çöker hesapsızlığınızdan. Matemler hep tek başına tutulur, en az değeri bilinen yalnızken en çok ve bir tek özlenendir; ya en keyifli kadehlerinizi kimlerle kaldırıyordu elleriniz, kimlere? Neydi niyetiniz, kime kısmet ettiniz?! Düşündünüz mü hiç; neden mavi derin(lik)ler yalnızlar ve yalnızlıkları emziriyor göğsünde ve sahip çıkıl(a)mayan düşlere ne olur?... Biliyor musunuz Fernandes; ağlamak, gözyaşını yüreğinden damıtanlara yakışır yalnızca. Bir gün ağlamak ya da ağlatmak isterseniz diye söylüyorum, yanaklardan akıtanlara inan(dır)mayınız… Anlamış gibi yapmayın… Cevapları da boşverin… Sorun kendinize, sorun… anlarsınız!
“Bir adam, vitrininden ne dükkânı olduğunu anlayamadığı bir dükkâna girer ve tezgâhtaki yaşlı adama ne satıldığını sorar. ‘Biz düş satarız’, der adam. Müşteri ilgilenir. Satıcı adama üç düş gösterir. Müşteri, en sonuncusunu ve en güzelini beğenir. O düşte kendini görmektedir: Gerçek yaşamda, ilişkilerini doğru dürüst yaşayamayan biridir. Ama gördüğü düşte, başta kendi kişiliği olmak üzere, her yaşadığının ahlâkını savunmakta kararlı biri olup çıkmıştır… Beğendiği düşün fiyatını sorar. Satıcı, ‘yaşyasakn birkaç yılı’, diye yanıtlat. ‘Anlamadım’, der müşteri, ‘parayla değil mi?’. ‘Hayır, biz düşlerimizi, müşterilerimizin hayatlarının bir bölümü karşılığında satarız’. ‘Peki şu birkaç yıl.. biraz fazla değil mi?’. ‘Hayır. Bizde öyle düşler vardır ki, karşılığında bütün bir hayatı isteriz!’… Müşteri, düşü almadan dükkândan çıkar ve eski yaşamına döner. Düşlerine lâyık olmayı göze alamamıştır.”
Gerçeğin ta kendisine tam onikiden dokunduran, Ingebor Bergmann’ın bir radyo oyunu bu; sorduruyor, gıcığına, kendimize o yanıtı yok soruyu. Biz nerede hata yapıyoruz peki kuzen(i)… Shatzi ömrünü vermedi mi, hayatına yüksek dozda enjekte ettiği düşer uğruna? Ne kadar ütopik olabilir ki bizim gündelik düşlerimiz? Daha kaç yılımızı feda etmeliyiz, aşka kalan zamanımızdan, kimseyi ortak edemediğimiz düşlerimize…
Yazılarımı sever gibi tuhaf bir keyif ve gizli bir hayretle sev beni… Kalemine sarıl, sıkı sarıl; yazamazsan… akıtamazsan içindeki zehri…düşlemezsen… umudu bırakırsan elden… Kurtulamazsın ölümsüz cesedinden.. _________________ |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:14 | |
| Tatlı Rüyalar
Yüreğimin ay ışığı saatlerinde bu gece ilk kez konuğumsun. Bu gece ilk kez ziyaret edeceğim seni, yüreğinin en saklı yerlerinde yalnızca benim ellerim ve nefesim dolaşacak, yüreğimi bırakacağım yüreğinin aksine.. Gözbebeklerine ve avuçlarına dökeceğim özlemimin en derinini, en anlamlı notalarını... Sabah uyandığında beni hatırlamayacak ama uykuna bıraktığım huzuru ve kulağına fısıldadığım vedanın boşluğunu bulacaksın yüreğinde... Hislerin yüzdüğü sular kalbine aksın. ve huzurun en derini... Güneşin günaydın gülümseyişi düşsün yüreğine, yollarına, hayallerine; koskocaman, sımsıcak, içten ve rengârenk bir gülümseme ile sevgiye dair kıpır kıpır duygularla uyandırsın seni, öyle ki gözlerinden yüreğine sızan ilk aydınlıkta göz yaşların gülüşlere, ayaz kış hüzünlerin hiç el değmemiş kır bahçelerine, çabaların muhteşem zaferlere, kâbusların rengârenk düşlere, hayallerin gerçeklere, sabahı hiç olmayacağını sandığın karanlık gecelerin batmaz güneşlere çözülsünler.. Güneşin olsun her daim gönlünde, dünya siyaha bürünse de, kar bile yağsa yada fırtına olsa da gök bulutlarda.. En karamsar gününde yada tasanda sevinç ezgileriyle bezenmiş bir şarkın olsun her daim dilinin ucunda.. Cesaretin olsun her daim yüreğinde; rüzgarla bir olup yel değirmeni ile savaşan Donkişot tadında... Duygu mevsimde her dem bahar tazeliği olsun, yağmurun rengi ela, rüzgarın sesi sevda.. Sokaklarından ilkbahar, yüreğinden güneş, Umutlarından rengârenk, çocuksu düşler hiç eksik olmasın... Evet, yüreğimi nöbet beklettim en huzurlu uykuna dalmana yardımcı olsun diye, en parlak yıldızları koydum başucuna, duygularınla her daim dans eden Ay’ı aldım yanıma, geldim sana.., tanıdık bir el sıcacık, bu gece son kez dolaşacak saçlarının ve yüreğinin arasında... Sabah uyandığında yalnızca sana göz kırpan Dolunay’ı göreceksin Güneşin kucağında... Haydi uyu artık; iyi geceler, yüreğin kadar sıcak, duyguların kadar derin uykular, tatlı rüyalar |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:14 | |
| UMUT Birgün Tanrı duyguları yaratmış ama bakmış ki bunlar çok yoğun ve güçlü şeyler ve insanlar bunlara hazır görünmüyor...Bunları bir kutuya koymuş ve bir meleğine emanet etmiş...Bu kutuyu ona söyleyinceye kadar hiç açmamasını hatta aralayıp bakmamasını tembih etmiş...
Birgün bu meleğin dünyaya inmesi gerekiyormuş...Kutuya yanında götürmemek için bir başka meleğe teslim etmiş ve ona sakın açmamasını yoksa Tanrının onlara kızacağını söylemiş...Ancak bu ikinci melek kutunun içindekileri çok merak etmiş ve birkez aralayıp baksa hiçbir zararın gelmeyeceğini düşünmüş ve kutuyu aralamış...O kutuyu aralar aralamaz duygular birden kutudan fırlamış ve birer birer dünyaya dökülmeye başlamış...Dünyada insanların değiştiğini,birbirini sevmeye,nefret etmeye,öldürmeye,yüceltmeye başladığını gören birinci melek apar topar yukarı fırlamış ve duyguların neredeyse tamamının kutudan döküldüğünü görünce bir hışım ikinci meleğin elinden kutuyu aldığı gibi kapatmış.Ancak kutuda birtek duygu sıkışmış kalmış...Yarısı içeride , yarısı dünyada...O da UMUTmuş...Bütün duygular vaktinden önce de olsa dünyaya inmiş...Ama sadece umudun yarısı inebilmiş...
İşte o yüzden ... Bir aceleci meraklı melek yüzünden " UMUT " hep bir varmış bir yokmuş... |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:14 | |
| SEVMEK İÇİN GEÇ KALMAYIN
Bir seylerin farkına varıp gec olmadan,keskeleriniz olmadan bir an önce yasayacagınız butun güzellikleri yaşayın.Bazı seyleri son ana bırakmayın.Seviyorum demeyi ertelemeyin.Aşığım evet aşıgım demek için ölmeyimi son nefesinizi mi bekliyosunuz ? Zaman neyi naıl yasamanızı gerektiriyorsa o zamanı öyle yaşayın.Ağlamak ya da gülmek mutlu olmak ya da üzülmeyi ağlamayı bile ertelemeyin.SEVİN...Sevmek kadar mutlak bir sey yoktur.Unuttuğunuz tek sey ama tek sey keşkeleriniz olsun.Önemli olan yanlışlardan sıyrılmak,bir daha yapmamak.
Sevgilim diyebileceğiniz aşkı başkasının kollarında görmek mutluluk verecekse bir ömür boyu kırık bir mutluluk yasamaya mahkumsunuz.Ya sevin söyleyin ya da sevin beyaz dosyalara sığmak bilmeyen kırılgan mektuplar adreslerine ulaşmadan dolabınızı doldursun...Mektupları sahipsiz bırakmayın...Keşkelerle dolu bir sayfa yerine çocukcada olsa hayatımın anlamı diye başlayın...Asla o mektuplarınızda ne de yüreğinizin bir köşesinde ne soru işaretiniz ne de noktanız olsun.Noktanız son nefesiniz son nefesiniz mutlulukla yankılanan ak saclı bir dede bir ninenin yatağındaki SESSİZ AŞK olsun...Geçmiş zamana dönüp baktığınızda gözlerinizden süzülen güzel bir anı olsun seviyorum deyip haykırmanız,aşkı dolu dolu yaşamanız...
SEVMEK İÇİN GEÇ KALMAYIN _________________ |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:15 | |
| Papatyanın Hikayesi..."Sevgi EMEK ister..."
Koskoca bir bahçede harikulada çiçekler içinde bir papatya.. Ve papatya aşık olmuş, yanmış tutuşmuş ak sakallı bahçıvana.. Bir ümit bekliyormuş. Yüzlerce çiçeğin arasından Onunla, sadece onunla saatlerce ilgilensin.. Buz gibi suyunu sadece ona döksün istiyormuş.. Sadece ona değsin makası, Sadece ona gülsün dudakları.. Kıskanıyormuş bahçıvanı, kırmızı güllerden, sarı lalelerden, mor menekşelerden.. zambaklardan... Papatya, sadece bahçıvan için açıyormuş, Bembeyaz yapraklarını...
Bir gün, aşkı öyle büyümüşki.. Papatya yapraklarını taşıyamaz olmuş.. Eğilivermiş boynu.. Toprağa bakıyormuş artık.. Bahçıvanın sadece sesini duyuyormuş.. Ayaklarını görüyormuş.. Bunada şükür diyormuş.. Yetiyormuş ona, bahçıvanın varlığını hissetmek.. Zaman akıp gidiyormuş.. Papatya bahçıvanın yüzünü görmeyeli çok olmuş.. Ne var sanki boynumu kaldırsa.... Bir kerecik daha görsem yüzünü diyormuş...
Ve işte bir gün...Bahçıvan papatyaya doğru yaklaşmış.. İncecik bedenini ellerinin arasına almış.. Elindeki sopayı, köklerinin yanına, toprağa sokmuş bir iple papatyanın gövdesini bağlayıvermiş sopaya.. Papatya o an daha çok sevmiş bahçıvanı.. Hala göremiyormuş onu, ama bedeni kurtulmuş.. Uzun bir müddet sonra, bahçıvan uğramaz olmuş bahçeye.. Gelen giden yokmuş.. Kahrından ölecekmiş papatya..
Ama işte bir sabah... Hortumdan akan suyun sesiyle uyanmış.. Derin bir oh çekmiş.. Çılgıncasına sevdiği bahçıvan geri gelmiş.. Birden, kendisine doğru gelen iki ayak görmüş.. Bu onun delicesine sevdiği bahçıvan değilmiş.. Başka birisiymiş.. Adamın elinde bir de makas varmış.. Papatyanın kafasını kaldırmış yukarıya doğru....
Ne güzel açmışsın sen öyle demiş.. Bu gencecik, yakışıklı bir delikanlıymış.. Gözleri gök mavisi, saçları güneş sarısıymış.. Ama gövden seni taşımıyor demiş. Elindeki makası papatyanın boynuna doğru uzatmış.. Ve bir hamlede bağını gövdesinden ayırmış.. Papatya yere düşerken hatırlamış sevdiğini.. O ak saçlı, ak sakallı, yaşlımı yaşlı bahçıvanı hatırlamış.. Birde o gencecik, yakışıklı delikanlıyı düşünmüş.. Ve o an anlamış, neden o yaşlı bahçıvanı sevdiğini.. O her şeye rağmen, papatyaya emek vermiş.. Ona hiç bir zaman güzel olduğunu söylememiş, ama onu aslında hep sevmiş....
Papatya anlamış artık...
Sevgi, emek istermiş...
Yere düştüğünde son bir kez düşünmüş sevdiğini... Teşekkür etmiş ona içinden.. Son yaprağıda kuruduğunda, biliyormuş artık....
Gerçek sevginin, söylemeden, yaşamadan ve asla kavuşmadan varolabileceğini... |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:15 | |
| |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:22 | |
| Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama Yarım saat erkene kurulsun saatin Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin.. Penceri aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart Çek kızarmış ekmek kokusunu içine Bak güzelim kahvaltının keyfine.. Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis, önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile Sonra koş git işine, dünden, önceki günden, hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla, ohhh şöyle bir hafifle Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için alo de Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen yanağından makas al.. Sonra, şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı, sen çok darda iken kimler seni ferahlattı, hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı? Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi? Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor.. Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak.. Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun.. Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun.. Saklama tabakları, bardakları misafire Sizden ala misafir mi var bu dünyada Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil, şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının.. Gece evinde, dostların olsun Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun.. Arkadaşım, hayat bu daha ne olsun? Ama en önce ve illaki sağlık olsun |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:23 | |
| Benim Hic SeNim oLmamış giibii varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın.. sensiz kalma ihtimalı olmayacak, alayına kurulmuş cümlelerin sonunda.. belki bir kaç satır arasında unutulacaksın, bir müddet sonra.. içimden olmayacak , boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim.. hani hep kızardın ya, konuş konuş derdin... haykırabilirmiyim korkaklığını.. bıraktığın bu mavi düşleriyşe mavi yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabirmiyim dersin, susarmıyım, gülüp geçermiyim yoksa...?? aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı.. seni hiç tanımamış gibi, yaşamımı sürdürmeliyim.. var olduğum her yer aşkın şehri olmalı artık yeniden sevmenin sevilebilmenin yeri her yer. zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olamalı benim için.. evet sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni.. yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına.. kopan takvim yaprakları, sensiz geçen günleri saymamalı, yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım.. kabullenmeli, hazmedilmeli, aldırmamalı, hatta sana hak verebilmeliyim.. bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için.. zira yoksun ''sanki benim hiç senim olmamış'' ''sanki biz hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat sarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gıbi |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:24 | |
| ...sonbahar aşkım...
Sonbaharda bir başka olur aşk, Sevenin yüreği,sımsıcak olur buz gibi havada, Gönülden aşka giden yolda. Dalar gider insan,uzaklara, El ele tutuşan sevgililere bakar insan, imrenir onları öyle gördükçe, O an içindeki yangını hiçbir şey söndüremez biliyormusun, Ama vefasız yar,sen benim halimden anlamıyorsun, Tutsak olmuşum sana ve sevdana, Bir merhemi çok mu gördün, Sen kanayan yarama; Yinede sana dargın değilim birtanem, Bir sonbahar akşamı girmiştin,dünyama. Dilerim bir sonbahar sabahı, Çıkar gelirsin tekrar bana; |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:24 | |
| AyrıLığa Sözüm Var unutmycam Senii
gözlerinin tuzu yakmaya başlar önce yüzünü yüzün yanar sanırsın oysa yanan yüreğindir ızdırabını çektiğin nedir yaşadığın mı yaşayıpta hayatından atamadığınmı gene yalnızlığa oynuyorsun zarlarını... bu kumarı kaybetmek için oynuyorsun içim acıyor sanki binlerçe bıcak yarası var vucudumda binlerce acı gücümün yetmediği bir acı ne çığlık atacak nede ağlayacak gücüm var ....... susmak ........ bütün acıların çığlık çığlığa haykırırken susmak ........... ellerin soğukmu ...... sesin duyulmaz olur hayatmı hırsız .. kadermi hırsız .. senden çaldığı sadece bir sevgimi gelmişinmi geçmişinmi geleceğinmi .. rüyalarındaki sıcaklıkmı senden çalınan seni bu soğukluktan kurtaracak kibrirtlerin yokmu yokmu herkibrite sakladığın hayallerin soğukluğa teslim ediyorsun herşeyini yaraların uyuşuyor acılar hisedilmiyor dönüp kendine baksan kan revansın şuursuz bir acısızlık hisedebilmek ....... senden çaldığı budur hayatın hisedebilmek...... keşke sengibi unutabilsem herşeyi:( |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:24 | |
| keşke tanımasaydım seni keşke tanımasaydım seni omuzlarıma bu kadar yük binmezdi o zaman gözlerim ağlamayı bilmezdi o kadar sık çarpmazdı kalbim böyle delicesine benimde ellerim sıcacık olurdu mutlaka geceleri asla uykusuzluk çekmezdim sabahlara kadar rüyalarım hafta tatlı hayallerim durdu duygusuzca düşünmezdim yukluğunda günlerimi saatlerimi hem hiç üşümezdim böylesine ölü soğukluğunda hırsla takip etmezdi beni kötü kader kan çanağına dönmezdi gözlerimin ta içi kayan yıldızlarda bende farklı dilekler tutardın duyardım anlardım yanımda konuşulanları hasretim bu kadar artmazdı o zamamn hasretim bende gülerdin zaman zaman deniz ve mehtap benim içinde önemli oludu hele hele kara saplı bıçak dostum olmazdı sırtım güneşsiz dünyamda kavrullmazdı ciğerlerim beynimse hırçın uğuldamazdı sürekli kar yüregime damla damla vurmazdı göz yaşlarım ruhum daraltmazdı benliğimi sıkıştırmazdı en tiz sesiyle çığlıklar atmazdı göğsüm simsiyah yankılar oluşturmazdı ufkumda saçıma saklıma bende bakardım delicesine bütün gücümle sığaramı çekmezdim her an keşke tanımasaydım seni keşke kara saplı bıçak dostum olmazdı kar yüreğimde damla damla vurmazdı göz yaşlarım dedim ya keşke keşke tanımasaydım seni |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:25 | |
| işte onlar gözyaşlarım
şelale gibi dağılan sacların yem yeşil gibi parlayan gözlerin denizler gibi derin okyonuslar kadar büyük aşkım yüreğin yokluğla yok oluşum her dakika seni arayısımla hasret rüzgarları eser vurur tenime kuruyan dökulen yapraklarım işte onlar gözyaşlarım
döktüğün o göz yaşları
Kuru bir toz pembe bizim hayellerimiz Hayat kadehinde şarabımız bitmiş Savrulup yürekleri dağlamış yakmış Döktüğün o göz yaşları başkalarınınmış
Yağmur dinmiş rüzgarlar esmezmiş Gök yüzü karalar bağlar bulutlar ağlarmış Yüreğin bu aşka hiç hızlamazmış Döktüğün o göz yaşları hepsi yalanmış
Gecen soğuk,odan bensizmiş Hayellerin bensiz bir hiçmiş Neden söyle nedenmiş Döktüğün o göz yaşları artık bensizmiş
Karalar bağlarmış yüreğin atmazmış İçindeki yağmurlar diner yıldırımlar düşmezmiş Hayat sana bensiz zindanmış bunu anlatmış Döktüğün o göz yaşları inan zalim yalanmış |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:25 | |
| KoLay mı!.
Sonsuzluğun ortasında seni aramak Ve umutsuzca sana varan acıyı Yudum yudum benliğinde duymak Kolay mı
Sonra seni bir başkasıyla bulmak Duygularımın yarattığı acı sessizliği Bile bile çaresizce kabullenmek Kolay mı
Umutsuzca son sigarayı yakmak Dolup taşan gözlerimdeki hayalini Düşünüpte boşalırcasına ağlamak Kolay mı Sevda ateşiyle istemeden yanmak Aşkın verdiği tarifsiz yanlızlığı Ölürken son nefeste bile duymak Kolay mı
Seni sevdiğim halde beddua yağdırmak Farkında ol |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:25 | |
| HaBerSiz
öyLesine ya$ıordum esKidenn
Hayattan we ya$amaktan habersizz
duyguLar soLm$tu KaLbimn biR yerinde
tekRar canLanrmı diye dü$ünmesdmm
hic bir seyin deqeri yoKtu qözLermde
Sonucta Bnde bi insandım ! .
Ama ;
yasadıKLarım Küstürm$tü hayattann
tekrar sewebLirmydm bunca acıdan snra
deqiL düşünMeK akLıma biLe qeLmsdi
Ta Ki;
Seni tanıyncaya deK! .
herşey yeniden basLamştr
duyguLarm hayata geri dönüordu
etrafmda ördüqüm kAranLıq duwar yıkıLmş
güneşi artq görebiliordm
buLutLarn mAwsi daha bi basKa
cnKü artq Sen wrsınn ! . |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:25 | |
| .....KORKULARIM........
Sabah oluyor,uyaniyorum gözlerimi aciyorum SEN gözlerimi kapatiyorum SEN.
Bir gün gelecek,ne gözlerimi acmak , ne de kapamak isteyecegim , Neden diye soracak olursan KORKUYORUM........
Korkum birgün gözlerimi acdigimda senin olmadigini görmek. Korkum elini tutamamak, Korkum seni görememek, Korkum sesini duyamamak, Korkum o siyah gözlerine birdaha bakamamak,
Korkuyorum tek ASKIM Korkuyorum büyük ASKIM Korkum sensiz ölmek........... |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:26 | |
| beni unutamayacaksın
beni unutmak ıstedıkçe, bır sızı saplananacak şuracığına, kalbina bir burukluk çökecek, iki sevgiliyi gördükçe, sen kaçtıkça hatıralardan, anılar yakana yapışacak.. bir sigara yakacaksın yarı pişman, ben gireceğim düşlerine, gözlerinden iki damla yaş akacak, beni hala sevdiğini, itiraf edemeyeceksin, yedıremeyeceksin erekekliğine... bir gün , cekip gideceksin buralardan, unutmak ümidiyle, deli divane olacaksın gun batımlarında, gözlerim dikilecek karşına , bir cift namlu gıbı, ağlayacaksın.. yaşamak senin için angarya olacak, kaldırıp atacaksın kendını sokaklara arkanda; " katil" bir kamyon kalacak.. bulutlarda gezınırken ruhun, meleklere beni anlatacaksın, sana söylemiştim fidan boylum, benı unutamazsın, unutamayacaksın... |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:26 | |
| VAZGECILMIYOR
Ask cok zor, insanin icini yakiyor, yeni bir sayfa acilmiyor, ask öyle birseyki vazgecilmiyor!!
Yeri gelir güler yeri gelir aglarsin, bazen kendini yanliz sanarsin, galiba beni sevmiyor, ask öyle birseyki vazgecilmioyr!!
Bazen askin adini koyamazsin, ama onsuzda yapamazsin, kafam alak bulak oluyor, ask öyle birseyki vazgecilmiyor!!
Bazen iki arada bir derede kalirsin, neyin yanlis neyin dogru oldugunu anlayamazsin, bedenin aciya dayanamiyor, ask öyle birseyki vazgecilmiyor
Sinirden catlarsin, pismanliklarla bas basa kalirsin, birde kalbine sor? ask öyle birseyki vazgecilmiyor........ |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:27 | |
| |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:27 | |
| sensiz bir hiçim anla...
S eni sensiz senle ya$amak en kötü kaderim olsa gerek diye dü$ünüyorum E llimde olsa daglari delip, Okyanuslardan gecip, yollari a$ip gelirdim biliyorum N eleri göze alicagimi ben dahi tahmin edemiyorum, gözüm kara senden ba$kasini göremiyorum S imdi ben burda sensiz nasil ya$arim seni her nefesimde icime cekerken bilmiyorum I mkansizliklar pe$imi birakmiyor, beni senden uzak tutuyor, Allahimin gücüne gider isyan edemiyorum Z amanla, sabirla her$ey guzel olucak kendimi ancak böyle avutuyorum |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:27 | |
| Tek beden,tek yürek olalım varmısın. Soruyorum sana, Bu ömrü,bu hayatı benimle yaşarmısın, Ellerin ellerimde, Gözlerim gözlerinde olsun, Yeter artık gülüm, Bu ayrılık son bulsun, Tek beden, tek yürek olalım varmısın Söylesene, bitanesi bu ömrü, Bu hayatı benimle yaşarmısın, Sen ,hep hayallerimde, Sen ,hep yüreğimde, Sen ,unutamadığım, Bense,yokluğunda kendimi avutamadığım, Tek beden, tek yürek olalım varmısın, Bu ömrü,bu hayatı benimle yaşarmısın |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:28 | |
| bu ilk gece...
neler oldu bıze boyle nıye ayrıldık severken bırbırımızı bu gecem sensız ılk gecem cıktım gece karanlıgında ıssız sokaklara yaktım bır sıgara cekıyorum dumanı senı ıcercesıne ıssız yerledeyım baykus seslerı otuyor askımız bıttı dıye morel vermeye calısıyorlar seslerıyle ben bu gece olmezsem olemem hıc bır vakıt bu gece sensız ılk gecem yapayanlız odamda duvar gelıyor sankı ustume boguldum evımın dort kosesınde alısmıstım senın varlıgına nasıl oluda gıttın bır an |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 11:29 | |
| gidiyordun......
gözlerini önce kaçırdın gözlerimden sonra sözlerini kaçırdın sözlerimden en acı olan yüreğinin gidişiydi benden gidiyordun yavaş yavaş geride neyin kaldığının önemi olmadan gücü yetmiyordu sevginin bu gidişe dur demeye gücü yetmiyordu zamanın bu firakı engelemeye seni bana getiren ne varsa gidişine bir yol oluyordu gidiyordun hemde benden bu kadar uzakken gidişine dur diyecek bir kelime varmıydı yeryüzünde vardı ise hangi sözlüğün hangi harfinde gizliydi , bilmiyordum bilmek |
| | | KRAL Admin
Mesaj Sayısı : 1216 NeRdEn : GaZi mEsLeK : öĞĞrEnCi HoBi : fUTBOL Kayıt tarihi : 11/01/08
| Konu: Geri: KaRı$ıK 28.01.08 14:03 | |
| | |
| | | | KaRı$ıK | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|