iSyAnBuL Admin
Mesaj Sayısı : 3514 NeRdEn : G.o.Paşa mEsLeK : Radyo DJ-Öğrenci HoBi : -TaeKWondO-TrAiNiNg- Kayıt tarihi : 28/09/07
| Konu: Şebeke - 1 / Network 13.01.08 11:00 | |
| | İçindekiler- Pamuk Pres - Yaban Ağ- Eylülizm- Mümbit Hüzün- Geçmiş Gelecek...Partiler değişiyor, fakat çok partililiğin değişmediğini saptayabiliyoruz; on altıncı yüzyıl Osmanlı Devleti'ni yine iki partili buluyoruz; bunlardan birisi Yahudi Partisi ve diğeri de karşı partidir ki uzun süre bunun genel başkanlığını Sokollu Mehmet Paşa'nın yaptığı anlaşılmaktadır. Çok sert bir iktidar kavgası ve açık politik formülasyonları var; Birinci Süleyman, "Kanuni" veya "Muhteşem" olarak da adlandırılıyor, çağdaşı yahudiler ise, İbrani dilinde "Kral Süleyman" diyorlar ve kendi Kral Salomon'ları ölçüsünde büyük sayıyorlar, hala öyle sayılmaktadır ve İkinci Selim dönemlerinde Yahudi Partisi iktidarda idi. Sokollu Muhalefet Partisi, Yahudi Partisi'nin izlediği Venedik karşıtı ve Fransa dostluğuna dayalı politikayı ısrarla eleştiriyor ve yahudilerin isteği Kıbrıs'ın fethini macera sayıyorlardı, İnebahtı yenilgisi bu görüşün haklı çıkışı kabul edilmiştir....İzleyen Üçüncü Murat döneminde Yahudi Partisi iktidarını korumakla beraber halkta büyük tepkiler de birikiyordu; sonunda yahudi gücünü kırmak gerektiğinin kabul edildiği anlaşılmaktadır. Bu dönemde ve hemen izleyen Üçüncü Mehmet zamanında, yahudi zengin ve politikacılara büyük katliamlar düzenlendi; Üçüncü Murat, yahudilerin statüsünü düşürmek mecburiyetini duyuyordu ki, bir kıyafet reformu ile gösterişli giyinmelerini yasakladı ve aşağılamak için de, kızılbaş misli, baş giysilerinin kırmızı olması için bir ferman çıkardı, yahudilerin iktidardan uzaklaştırılma dönemi başlamaktadır. Demek, şimdi O. Pamuk'un Benim Adım Kırmızı nesrini bu açıdan bir manifesto saymak yerindedir; nesrinde kırmızı üzerine güzelleme ve savunma var.Pamuk'un bu sahiplenme nesrinin önce İbranice'ye çevrilmesini ve Yahudi Ansiklopedisi Yayınevi tarafından basılmasını rastlantı sayamıyoruz; her açıdan isabetlidir. Kuşkusuz buna neden gerek duyduğu ve bu cüreti nereden bulduğu sorusu ortadadır; herhalde bugünkü Türkiye'yi, İkinci Selim ve bu çalışmamda "Muhteşem Zavallı" bölümünde ele alınan Kral Süleyman zamanına benzetmeleri ihtimal dahilindedir. Çıkardığı düz yazı için "roman" sözcüğünü kullanmamız imkansız olmaktadır, burada estetikte ters bir yolu izleyerek annesini, kardeşini ve kendisini isimleriyle yazıp, on altıncı yüzyıl sonunda, katledilenlere bağlaması önemli bir işarettir; bu işaretin başta Tel Aviv ve New York olmak üzere, gerekli yerlerde, doğru bir biçimde not edilmiş olduğunu görüyoruz....Kitap, artık silahtır.Hegemonya savaşının en güçlü silahlarından birisi artık kitaptır.Benim kitaplarım da silahtır.Amerikan yönetiminin icat etmek istediği kalkan füzeler misali bir kalkan-kitaptır.Şebeke'ye karşıdır.Topraklarımızı ve değerlerimizi işgalden korumak için bir kalkan-silahtır.İster edebiyat ve isterse bilim olsun, yazan bir süre sonra yazdıklarına bağımlıdır; eğer dürüstse, kendi bulduğu ve dizmeye başladığı maddenin direksiyonunu kabul etmek zorundadır. Bu nedenle, yazmak, düşünmek kadar yaratıcı olabilmektedir; her has yazıcının bunu duyduğundan kuşku duymuyoruz. |
|
| |
|