arkadaşlar hala aranızda ben üstün bir ırkım diyenler varmı varsa biraz vakit ayırarak yazılanları okusunda düşünerek düşüncelerinin sebebini açıklasın.
Siyahı beyazdan ayıran kontrast farkı mıdır?
Kainatın Efendisi (sas) dünyayı terkederken, kalan fanilerin belki bugün bunları konuşacağını hissederek şu milyar kırat değerindeki sözleri miras bırakır; "Arapın Acemden, Acemin Araptan hiçbir üstünlüğü yoktur, gerçek üstünlük ancak takva iledir." Nokta! Aslında bu derin tespit ardından hiçbir lafza geçit vermezcesine çelikten duvar gibi karşımızda durmaktadır, ama satırların henüz çok başındayız bir iki boş lakırdı daha etmeli...
Biz de merak ettik, kahramanımızı canından bezdiren milliyetçilik nedir? diye şöyle bir karıştırdık;
"Milliyetçilik, Patagonya milletine karşı beslenen derin sevginin ifadesidir. Kalbinde başka bir ırkın gururunu taşımayan ve kendisini samimi olarak Patagonyalı hisseden ve Patagonyalılığa adayan herkes milliyetçidir."
Komik değil mi, böylesine masum bir tanımı varsa bu milliyetçiliğin, neden attı bizim kurmayın tepesi dersiniz? bakalım bir tarif daha var;
"Milliyetçilik, bir ırkın başka bir ırktan üstün olduğunu veya bir milletin başka bir milletten üstün olduğunu konu alır. Öteki(ler)i dışlayarak bir toplulukla kendini özdeş saymanın ideolojisi, kabilecilikte ilişkilerin içe dönüklüğü ve birebirliği, dolayımsızlığı üzerinde kuruludur ve ötekilerle ilişkilerin böyle olmayışı "dışlama"yı, kendinden, kendi gibi saymamayı getirir." Eğer buysa uygun tarif oldukça tehlikeli bir durum bu sizce de öyle değil mi?
Peki biz neyiz?
Son günlerde özellikle medyanın da körüklemesi ile ciddi bir milliyetçilik sendromu zerkedilmeye çalışılıyor toplumun damarlarına. Bu topraklarda onlarca yıl kardeşçe yaşamış, (hatta çoğu gerçek kardeştir, akrabadır, eşdir, dosttur nüfus kütüklerinde) ırkı ne olursa olsun birbirine tutunmuş, beraber gülüp beraber göz yaşı dökmüş insanımız üzerinde kirli bir oyun oynanmaktadır.
Bir kaç yıl evvel okuma oranımızın ortalamasını adeta fırlatan o popüler kitaptaki gibi "Türkler(!) gerçekten çıldırdı mı" acaba? Ünlü Alman şairi Goethenin Hz. Peygambere (sas) olan hayranlığından, İslam dinini her fırsatta yücelten eserlerinden bihaber olan (ya da bu gerçeği yok sayan) malum kalemzadeler ne hikmetse Nazi Faşisti, Cani Hitlerin Kavgam kitabını bestseller listesinin başına koymayı uygun görmüştür. Sinemanın lüzumsuz bir lüks olduğuna inanan milyonlar, yayınlandığı saatlerde sokakları boşaltıp televizyon karşısında adeta donarak izlediği o lümpen mafya dizisinin sinema versiyonu beyaz perdeye geldiğinde gişe rekorları kırdıracak, hınca hınç dolduracak kadar yoğun bir ilgi gösterdi hatırlarsınız. Bu film başarısını neye borçluydu peki? Acaba Kurtlar Vadisi Irak, Süleymaniye de yaşanan çuval ayıbının rövanşını alarak bir ırkı temize çıkardığı(!) için mi bu kadar çok tutuldu? Reel hayatta Emperyal düzen karşısında boyun eğenler ( ki bu gruba herbirimiz dahiliz) 3 saatlik bir psiko-seansla damarlarındaki mevcut asil kanın farkına varacak, Allah Allah nidaları ile matine salonunu terkedecektir. Tüm bunlardan hareketle sorulması gereken soru şu aslında, neden artık eskisinden "Daha Türküz" ?