SİTEMİZ KAPANMISTIR. TAŞINDI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

http://www.alemegel.net
 
AnasayfaPortalliAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 TEVFİK FİKRET

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
iSyAnBuL
Admin
Admin
iSyAnBuL


Erkek Mesaj Sayısı : 3514
NeRdEn : G.o.Paşa
mEsLeK : Radyo DJ-Öğrenci
HoBi : -TaeKWondO-TrAiNiNg-
Kayıt tarihi : 28/09/07

TEVFİK FİKRET Empty
MesajKonu: TEVFİK FİKRET   TEVFİK FİKRET Icon_minitime14.10.07 10:02

TEVFİK FİKRET Tfikret2412h

TEVFİK FİKRET
4 Aralık 1867'de İstanbul'da doğan Tevfik Fikret'in asıl adı Mehmet Tevfik'tir. Ortaöğrenimini önce Mahmudiye Rüştiyesi'nde, sonra da Galatasaray Sultanisinde yaptı. Burada Recaizade Ekrem'in öğrencisi oldu. Duygulu kişiliği onu genç yaşlarda şiire yöneltti.

1888'de Galatasaray'ı bitirdikten sonra Hariciye Nezareti İstişare Odası'nda (Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi) kâtip olarak göreve başladı. 1892'deGalatasaray Sultanisi'nin ilk bölümüne Türkçe öğretmeni atandı. 1894'te
Hüseyin Kâzım Kadri (1870-1934) ve Ali Ekrem Bolayır'la (1867-1937) birlikte ...ûmat dergisini çıkartmaya başladı. 1896'da, eski öğretmeni
Recaizade Ekrem'in aracılığıyla Servet-i Fünun dergisinin yazı işleri yönetmenliğine getirildi. Aynı yıl Robert Kolej'e Türkçe öğretmeni olarak
tayin edildi. 1901'de "inziva" düşüncesini gerçekleştirmek amacıyla Rumelihisarı'nda Robert Kolej'in yamacında, planlarını kendisinin çizdiği
Aşiyan adlı evi yaptırmaya başladı. Bugün Tevfik Fikret Müzesi olan Aşiyan 1905'de tamamlandı. Fikret, eşi ve oğlu Haluk'la birlikte buraya yerleşti. Çok az insanla görüşüyordu. "Sis", "Sabah Olursa", "Bir Lahza-i Taahhur" bu dönemin ürünleridir.

Meşrutiyet'ten sonra "inziva"sından çıktı, eski arkadaşlarıyla barışarak, Hüseyin Kâzım ve Hüseyin Cahid'le birlikte Tanin gazetesini kurdu.
1912'de meclisin kapatılması üzerine, bu olayı meclisin 1878'de (Hicri tarihle 1295'te) kapatılmasına benzeterek "Doksan Beşe Doğru" şiirini yazdı. Bunu "Han-ı Yağma", "Sancak- Şerif Huzurunda" gibi şiirler izledi. Ağır şeker hastalığına yakalanmış olduğu anlaşıldı. 1914'te kolu şiştiği için bir ameliyat geçirdi. Tedaviye yanaşmaması sonucunda hastalığı iyice artarak
ölümüne neden oldu. 19 Ağustos 1915'te İstanbul’da öldü.


YAĞMUR
(Günümüz Türkçe'siyle)


Küçük, tekdüze, ürkek vuruşlar
Kafeslerde, camlarda titreşerek
Dürmadan türkü söyler, ağıt yakar
Kafeslerde, camlarda titreşerek
Küçük, tekdüze, ürkek vuruşlar

Sokaklarda seller ağlaşır
Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır;

Bulutlar karardıkca zerrelere bir
Ağır, olgun dalgalanma gelir;

Bir soğuk gölge çevreyi bürür,
Gündüzden geceyarısı görünür.

Söner şimdi, görünürken demin
Maddesi karşımda bir alemin

Açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere;
Bakıldıkça vahşet çöker yerlere.

Geçer boş sokaktan, hayalet gibi
Koşarak bir Cocuk, başı Ortülü

O sıra, andığım gece, solgun ve bitkin,
Sürür bir kara Carşafı bir kadın

Saçaklarda kuşlar - acıdır bu pek! -
Susarlar, uzaktan ulur bir köpek.

Oter ruhumun kulağında boş bir inilti,
Boğuk bir sessizlikle tınlamanın çelişkisi


Küçük, istek dolu, inci gibi damlalar
Sokaklarda, damlarda hep titreşir
Ezgi söyler durmadan, ağıt yakar
Sokaklarda, damlarda hep titreşir
Küçük, istek dolu, inci gibi damlalar...

(1897)


ESERLERİ:

Ribab-ı Şikeste
Haluk’un Defteri
Rübab’ın Cevabı
Şermin
Tarih-i Kadim
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.erdogantaekwondo.com
 
TEVFİK FİKRET
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SİTEMİZ KAPANMISTIR. TAŞINDI :: Kültür - Sanat - Tarih - Biyografi - Şiir :: Biyografi-
Buraya geçin: