Delaware St. John Volume 1: The Curse of Midnight Manor

Macera oyunları, daha önceleri çok fazla korku unsuru taşımayan, insanı germeyen oyunlardı. Dünyadaki her şeyde olduğu gibi macera oyunları da akıl almaz bir değişim sürecinin içine girdi. Ben macera oyunlarını; beni rahatlattığı için, kasmadığı için seviyorum. Ama çıkan oyunlar iyiden iyiye ipin ucunu kaçırmış durumda. İyi hayaletler, kötü hayaletler, kısacası korku unsuru macera oyunlarına hiç yakışmıyor. Oyunun başlarında, sizi hayalet bir köpek (Herhalde köpekti o; çünkü ne olduğunu göremiyorsunuz) kovalıyor. Çok kısa bir süre içinde bir üst kattaki odalardan birine girmezseniz sizi yakalıyor; ama tabii ki yeniden deneme şansınız var. Burada şunu söylemeye çalışıyorum, insanları neden korkutuyorsunuz kardeşim. Ben tek başına korku filmi bile izleyemeyen biri olarak, bundan çok rahatsızım. Dark Fall ve Dark Fall: Lights Out oyunları da korkuyu içinde barındıran oyunlardan ikisiydi. Delaware, bu iki oyundan çok sonra çıkmasına rağmen, içinde Dark Fall serisini aratmayacak hiçbir şey göremedim açıkçası. Oyunun ayrıntılarına girersek eğer...

Rüya deyip geçme...
Hikâyesi kısaca şöyle: John, kahramanımız garip garip rüyalar görmektedir. Rüyalarında birtakım insanın kendilerine yardım etmesini istediklerini görür. Rüyalarından hareketle bir gün kendini terkedilmiş bir binada bulur. Bu bina altüst olmuş durumdadır ve içinde yaşayan çocuklar ve gençler, bilinmeyen bir sebepten dolayı, bir bir ortadan kaybolmuşlardır. John ve arkadaşı, bu olayın sırrını çözmeye ve kaybolan çocukların ruhlarını serbest bırakmaya çalışacaklardır. Konusu bana Dark Fall oyununu hatırlattı. Serinin ilk oyununda ruhları serbest bırakıyorduk. Bu oyunda da öyle. Delaware da Volume 1 olarak çıktı ilk. Oyunun ikincisi de 2005 yılı sonlarında çıktı. Üçüncüsü de geliyor. Bakalım ikinci ve üçüncü oyunda kimleri, hangi hayaletleri serbest bırakmak için uğraşacağız?

Oyunun teknik özelliklerine gelince: Grafikler zamanın oyunlarına göre berbat. Çünkü macera oyunlarının en büyük özelliği, grafiklerinin çok iyi olmasıdır. Hatta bu, bu tür oyunların olmazsa olmazlarındandır. Özellikle 3D grafikler beklerken, bu berbat grafikleri görünce, hayal kırıklığına uğradım. Oyun mekanlarında renkler oldukça parlak olmasına rağmen, hiçbir güzelliği yok. Hareket alanlarınız kısıtlı. Gözünüzün gördüğü her şeye bakmayı bırakın, yaklaşamıyorsunuz bile. İmleciniz üçgen şeklinde. Bakmanız gereken bir yer olduğunda göz şekline dönüşüyor. Zaten bakmanız gereken yerleri öyle zar zor görmüyorsunuz. Bakmanız gereken her şey ve her yer elinizin altında. Envanter, ekranın hemen alt tarafında. Kullanım bakımından oldukça rahat..

sağolasın güzel bi oyuna benziyo...