Sigaraya verilen her bir doların 25 senti PKK’ya gidiyor..
Türkiye’de sigara reklamlarına yasak getirilmesini sağlayan ve sigara kaçakçılığı konusunda önemli çalışmaları bulunan eski Sağlık Bakanı Bülent Akarcalı, sigara kaçakçılığının merkezinde büyük sigara şirketi Philip Morris ve JTİ olduğunu iddia etti.
Türkiye’de sigara reklamlarına yasak getirilmesinin mimarı olarak bilinen Eski Sağlık Bakanı Akarcalı, sigara kaçakçılığı ile ilgili olarak araştırmalarını kitap haline getirecek. Sigaraya karşı mücadelesinde eski ABD Başkanı Bill Clinton ve eşi Hillary Clinton’dan da destek aldığını söyleyen Akarcalı, sigara şirketlerinin PKK üzerinden büyük miktarda sigara kaçakçılığı yaptığına dikkat çekti.
“SİGARA KAÇIKÇILIĞININ MERKEZİ SİGARA ŞİRKETLERİ"
Akarcalı, AB raporlarına göre İngiliz, Amerikan ve Japon şirketlerinin oluşturduğu tekelin sigara kaçakçılığının merkezinde de bulunduğuna işaret etti. Akarcalı, “Bunu sadece ben söylemiyorum. Bu konuyu yıllardın gündeme getiriyorum, ancak AB raporları tarafından da bu söylediklerim tescillendi. AB’nin konu ile ilgili 2002 yılında yayınladığı rapor sonucunda Philip Morris, JTİ gibi şirketlere 4 yıl kadar önce soruşturma açıldı. Bu firmalar sigara kaçakçılığına imkan veriyorlar. AB ülkeleri de sigara kaçakçılığı nedeniyle vergi kaybına uğruyor. Dolayısıyla firmalar bu sigaranın satışını denetim altına almadığı ve malı sattığı kişilerin meşru yollardan satıp satmadığını denetlemediği için soruşturma açıldı" dedi.
SİGARA ŞİRKETLERİ PKK’YI DESTEKLİYOR"
Soruşturmanın bitirilmediğini de kaydeden Akarcalı, şunları söyledi :“Bu firmalar soruşturmanın sonucunun büyük maliyetlerle biteceğini anlayınca AB’ye dostane bir anlaşma yoluna gittiler. Anlaşmaya göre Philip Morris, 12 yıllık bir sürede AB’ye 1,25 milyar dolar ödemeyi kabul etti. Anlaşma uyarınca AB de şirket hakkındaki tüm suçlamalarını geri çekiyor. Ayrıca JTİ de yaklaşık 400-500 milyon dolarlık bir ödeme yapacak. Şimdi AB için bu olduğuna göre Türkiye için de benzer durum söz konusu. AB ülkelerinde bu alınacak para belli oranlarda dağıtılacak. Türkiye’nin de aynı soruşturmayı başlatarak, AB tarafından öngörülen çerçevede vergi kaybından dolayı olan kaybının ödenmesini istemek en doğal hakkı. Ama Türkiye için ayrı bir durum var. Zamanında ben söylediğimde itirazlar olmuştu, fakat ben geri adım atmamıştım. Çünkü söylediklerim AB kaynaklıydı. Özellikle İskenderun tarafından yapılan sigara kaçakçılık PKK’nın finansmanında kullanılıyor. O sigaralar direkt PKK üzerinden kaçırılıyor. Aslında sigaralar Türkiye’den normal ihraç edilip Ürdün’ ya da Lübnan’a gider ve oradan da tekrar PKK’ya satılabilirdi. Ama o zaman PKK o işten 25 sent kazanacağına 5 sent kazanmış olurdu. Bu şekilde bakarsak, Türkiye’de yerleşik sigara şirketlerinin PKK’nın desteklenmesi için özel gayret içinde ‘olmadığı’ izlenimini alamadım."
KAÇAKÇILIĞA GÜMRÜKLER DE GÖZ YUMDU, ÖZELEŞTİRİ YAPMALIYIZ"
Akarcalı, PKK’nın her türlü gayri meşru yoldan para kazanan bir örgüt olduğuna dikkat çekerken, PKK’nın finansal açıdan büyümesine sadece sigara şirketlerinin göz yummadığına da işaret etti. Gazetelerde daha önceki yıllarda çıkan ‘Hain Tırlar’ başlıklı bir haberi hatırlatan Akarcalı, “Türkiye’ye kaçak silah taşıyan tırlar nerden geçti, Türk gümrüklerinden geçti. Gümrükçüler de bir öz eleştiri yapmak durumundadır. Uyuşturucuyu PKK kimlere getirdi, yine Türkiye’deki insanlara. Getirenler de Kürt-Türk diye bir şey yok. Bu işin Kürdü Türkü yok. Bu işten nemalanan herkes nemalandı. Ama derli toplu şirketlerin bunu bilerek tavır alması gerekirdi. Sigara şirketleri ‘biz malımızı satarız nereye gitti bakmayız’ diye bir anlayış olamaz. Bugün şehit aileleri; PKK’nın finansmanını yapan sigara şirketlerinin önüne gitseler ne diyecekler. PKK’nın sigara kaçakçılığından edindiği kazanç asgari olarak 300 milyon Euro. Sigaraya verilen bir doların 25 senti PKK’ya gidiyor" dedi.
“KİMİ BASIN EKONOMİK GÜCÜ OLAN SİGARA ŞİRKETLERİNİ TERCİH EDİYOR"
Akarcalı, sigara kaçakçılığı konusunda çıkan sigara yasağı yasası sonrasında büyük şirketlerden birinin yöneticisinin yasa ile ilgili kendilerine danışılması gerektiği yönünde açıklamada bulunduğunu hatırlattı. Söz konusu yasa ile ilgili şirketlere danışmanın “El Kaide’ye operasyon yapmadan önce El-Kaide’ye danışmaklaö aynı şey olduğunu ifade eden Akarcalı, “Bu konuyu Türkiye’nin en büyük gazeteleri ekonomi sayfalarında yer verdi. Hatta en büyük ekonomi yazarlarından biri de köşesine bu konuyu taşıdı. Ben de bu köşe yazarına AB raporlarını iki kez göndermeme rağmen nezaketen bile geri dönmedi. Şunu anladım ki; bizlerin siyasi ve manevi gücü bu İngiliz, ABD ve Japon şirketlerinin ekonomik gücü ile çatıştığında, genelde sigara kaçakçılığına karşı çıkan kimi basın kuruluşları özel durumlarda onları tercih ediyor" dedi.
ANKA