Ordasın ve göğe gülümsüyorsun bensizliğinde. . Gelebilsem. . . Bir çift kuş kanadını takabilsem kollarıma; masalsı, anka soyundan kalan... Aşabilsem tüm sana ulaşma engellerini.. Olmuyor... Küfretmek yapabildiğim sadece; sana gelememenin çaresizliğinde. Oysa, ordasın sen. Gülümsüyorsun ve gök seni baştan çıkarıcı maviliğiyle kucaklıyor. Ve ben burda, göğün yıldızlarından sorgularcasına kıskanıyorum baştan çıkaran mavi gülümseyişini. . .
Ordasın ve başka gözler görebiliyor seni kalabalıklarda. . Bir mavi ışık taşıyor, gözbebeklerinin çakmaktaşı pırıltısı. Avuçlarıma değemiyorsun. Koyuluğuna kapanamıyorum sensizliğimin kekremsi, acı tadlı zamanlarımda. Güvercin kanatlarından süzülen mavi ışığın tonlarından sorguluyorum kıskanırcasına yürek yakan bakışlarını bakışlarını. . .
Ordasın ve başka varlıklar duyuyor sesinin rengini ve vurgularındaki mimik titreşimlerinin sunusunu. . Mavi bir ses doluyor boşluğa; İda dağının bin pınarının gökten süzdüğü tanrısal mavilikte. Ve kırlangıç kıvrımlarının boşlukta yarattığı mavi çizgilerden sorgularcasına kıskanıyorum başkalarının tanık olduğu, sendeki senli kelimeleri. . .
Ordasın ve saçlarının başak savrusu değiyor rüzgarın tenine. . Mavi bir ıslık yayılıyor unutamadığım kaybettiren kokunu yaşatırcasına. Tarlaların ilahi danslarının rüzgarla taşındığı mavi ezgiler gibi... Ve karlı ulu dağlardan sorguluyorum kıskanırcasına sarı ışık mozaiği, çehreni çevreleyen altın saçlarını. . .
Ordasın ve ben karayı süpüren mavilerde umutlanıyorum belkilikleri güneşe gönderip, yüreğimi ısıtacak mavi ışığını bekleyerek. . Bir mavi umudu besleyip, yüreğimde büyüterek. . Ve mavi düşlerimde seni yaşatarak. . .