Yüreğimizde, tıpkı bakmaya doyamadığımız, tüm güzellikleri kıyasladığımız doğa gibidir, çünkü güneşiyle yağmuruyla toprağıyla bu muhteşem doğa tam anlamıyla yalan söylemeyi başaramayan bir şeydir, yüreğimiz gibidir. Beynim, mantığım, kitaplar ne derse desin, yürekten kopup gelen duygular sadece doğruyu söylüyor, seni istiyor. Ben yıllardır kopuk yaşamlar içerisinde mantığımın dediği yerde oluyordum, yüreğimi sanki karanlıklar içerisine hapsedip riyakarlığın aydınlattığı dünyada ışık görüyordum. Ama şimdi bir meleğim var ve ben bir zamanlar kaf dağının ardı gibi gördüğüm yerdeyim, oradayım yorulduğum yerdeyim, buraya gelmek ömrümün büyük kısmını almış olsa da ben burada mutluyum. Hüzünlerime tutsak olduğum anlarda, içimde sana olan sevgimin verdiği enerjiyle, yıllardır izlediğim dünyaya, yeni görüyormuş gibi bir kere daha bakıyorum, sanki seninle nefes alıyorum. Seni görmediğim ve sesini duymadığım anların geçmiş ve gelecek tarihi fark etmiyor, var olduğunu, gerçek olduğunu biliyorum. Ruhum ve kalbim, denizlerin günbatımı gibi sana doğru hızla çekiliyor, hissettiklerimi kelimelere dökemesem de seni yüreğimin en derin yerinde hissediyorum. Sana diyemediğim her şeyi bulutlara, kuşlara, kimsenin fark etmediği salınan yapraklara, kah fısıldayarak kah çığlık çığlığa bağırarak diyorum ve bunu hep demeliyim, benim bir meleğim var.