Duvarıma asılı boy boy afiş karanlığım, yatılı misafirim olmuş kırgınlığım ve sana bir bedel borcum varken uykuya geçilmiyor...
Süslü sevda sözcüklerinde değildi aşk, o üç harfin izdüşümüydü yüreğimizdeki. Çünkü büyük tufanlardan sonra herşey kendinden ibaret kalır. Bir meltem rüzgarına bile yenik düştün sen. Gözümde büyüttüğüm aşkın ardına seni öyle bir sakladım ki, sen kendini aşktan kudretli sandın.Ama aşktı asıl kudretli olan
Nasılsa her döndüğünde açılacaktı kapı.Aşkımın büyüklüğüne o kadar güvendin ki, asıl varlığını yani beni üzmekte hiç zorlanmadın. Her gidişinde dilenmedim, diledim. Hayalleri ve umudu böyle insafsız harcamamanı, beni acıtmamanı diledim. Sen boynumu büküp, anlamlı suskunluğumu acizlik sandın; oysa ben aşkımın yüceliğinden çıkarmıyordum sesimi...
Çok kez üzdün beni, hiçe saydın onurumu... İstersen artık dönme. Ardında bıraktığın saklı bir düş yok artık. Gözkapaklarına bir kez daha yenilmezlik bayrağını çek ve sakla yaralarını. Git ve bir daha dönme. Bırak bu sefer yarım kalalım ve hevesimiz kursağımızda ölelim. Daha fazla gururu ayaklar altına alma, bırak adın ne kadar temiz anılabilecekse o kadar temiz anayım.
Kaç bahar rüyam oldun, sensizlikte kaç volta attım, saymadım. Kolay bulunmayacak bir sevda sundum sana, bozuk para gibi harcadın. Sevdamı daha da eksiltmeden önce git ve bir daha dönme. Bir buselik hatırın kalsın acı kahvemde, bir bedel, bir terkediliş borcum olsun...
Üç beş hatıra işte, birkaç düş, aklına mıh gibi saplanmış bir isim ve bir telefon numarası. Sil hepsini, sil gitsin.
Sende git, bu yıkık hikaye bitsin. Senin için hiç zor olmadı, bu sefer benim için de zor değil. Ben gidiyorum, sende git ve istersen dönme...
Dağda mülteci, ovada ırgat, şehirde köle olurdum. Yeter ki beni benimce sevdiğini bilseydim...
Ben gidiyorum, sende git. Bir bedel, bir terkediliş borcum olsun. Yüreğimden yüreğine yok bile sitemim. Bence artık sende herkes gibisin...
Şimdi git!.. İstersen dönme artık !..